5 Ocak 2009 Pazartesi

Kendi kendimi mimlemeye kalktım, şimdi her yerim ağrıyor yaaa

Kendi halimde, asosyal bir blog insanı olduğumdan, bu mim, sim, kim işleri pek uğramaz bana. Doğrusu bu ya, uğramasını da istemem. Yok bilmem ne günü yoksulluğu anlat, yok masaüstünün printscreenini gönder, yok Maslow’un bilmemnesine bak. İstemem. Okulda kompozisyon yazmaktan da nefret ederdim zaten. Şu anda edebiyat hocasıyla bu statümle bir dialog gerçekleştirmek istedim.

- Yerli malı haftası ile ilgili bir kompozisyon yaz.
- Niye?
- Bu hafta yerli malı haftası da ondan.
- İyi de Fener Cimbom derbi haftasında sen bana derbi hakkında kompozisyon yaz diyon mu da kıçı kırık yerli malı haftasında benden yerli malı haftası kompozisyonu istiyon?
- Büyüyünce istediğin konu hakkında yazarsın ama şimdi benim dediğim konular hakkında yazmak zorundasın.
- Ama o zaman benim yazdığım kompozisyondaki umursamaz ve yalın tat seni bozmasın, beni sınıfta filan bırakmaya kalkma sakın.
- Daha kompozisyonu yazmadan pazarlık ediyorsun.
- Zoruna mı gitti.
- Sen nasıl konuşuyon lan benle.
- Nasıl konuşuyormuşum.
- Saygılı ol ben senin öğretmeninim.
- Hadi ya, ben okunacak bütün okulları okudum yavrum. Bu saatten sonra yolum okula düşmez benim. Ne öğretmeni, ne saygısı.
- İyi lan yazma kompozisyon falan.
- Sana ne yaa, sen yaz diye yazıyor olmadığım gibi, yazma dedin diye de yazmıyor olmayacağım.
- İyi de şu anda naparsan yap ben dediğim için olmuş gibi olacak.
- Evet çünkü sen kendini öğretmen sanan bir döneksin.
- Zoruna mı gitti.
- İntikam soğuk yenen bir yemektir.
- İyi soğuk ye o zaman.
- Sen soğuk ye dedin diye soğuk yiyecek değilim.
- Allah seni ıslah etsin.
- Cümlemizi.
- Amin.
- Amin.

Her neyse mimlerdeki test çılgınlığı beni sersefil edince, acaba ben kimlere aşık olurum, acaba başkaları benim nasıl bir insan olduğumu düşünüyor temalı testleri yapmadan düzelemem dedim kendi kendime ve ilgili testleri yaptım.

Efendim ben baskın karakterli biriymişim, Doğuştan yönetici vasıflarıyla doğmuşum ve şimdiye kadar hep yönetmeye ve yönlendirmeye alışmışım. Gerçekten çok enteresan, zira hayatım boyunca emir alan birisi oldum. Hiç yönetici sıfatıyla çalışmadım. Hep eleman oldum. Lan ben sınıf başkanı bile olmadım ya, ne yönetmesi ne alışması. Ben sadece sevdiğim bir programı seyrederken televizyonum bozulursa, başka bir işle uğraşmaya çalışırım dedim ki, bu cevap bendeki hangi yönetici vasfımı uyandırdı anlamadım, belli ki tembelim işte. Bir de ilk buluşmada hanım kızımız beni ekerse, benden hoşlanmadığını düşünürüm dedim. Doğuştan yönetici olsam, kıza gps taktırır, izlerim lan. Birlikte olduğum hatun başka biriyle daha işi pişiriyorsa ne yaparsın sorusuna da bir daha yüzüne bile bakmam dedim. Lan ben baskın karakterli olsam o herifi bulur döverim ya. Bir arabada aradığım en önemli özellik konfor olduğu için hayatıma girecek kişilerde tercihlerime uyması şartını gözetiyormuşum. İsteklerimi gerçekleştirecek ve onlara uyacak karakaterde kişilere aşık oluyormuşum. Kim tercihlerine uymayan birine aşık olur anlamadığım gibi, arabada konfor aramamın bununla ne ilgisi olduğunu da anlamıyorum. Maskeli baloya batman kostümüyle gittiğimden mütevellit başrolde değilsem ilişki bana mutluluk getirmiyormuş. Her filmin iki başrolü olur, biri esas oğlandır, öbürü de esas kız. İlişki dediğin iki kişilik olunca esas oğlan da doğal olarak ben olurum zaten, Temel Reis ile Safinaz’ı gerçek aşk olarak düşünüyor oluşumun bununla ne ilgisi var? Süper güç edinmek isteseydim düşünceleri okumak isterdim. Bu yüzden zaman zaman birlikte olduğumuzda birbirimizi çok daha iyi yerlere taşıyabileceğimiz ilkişkiler varken bunlara sırt çeviriyormuşum ve çok daha azıyla yetiniyormuşum. Düşünce okusam herhalde hatunun benim hakkında ne düşündüğünü bilirdim ve sinerji yaratabileceğim ilişkilere sırt mırt çevirmezdim. Yolumdaki ağacın birdenbire dilek ağacı olmasına saçmalık bu dememden daha doğal ne olabilir gerçekten bilemiyorum. Beni mesela bir maskeli baloya çağırsa esas kız, elimden geleni yaparım gitmemek için. Dolayısıyla da onu ikna etmeye çalışırım tabii ki. Peki edemezsem o maskeli baloya onu yalnız gönderir miyim, tabii ki göndermem tıpış tıpış giderim balonun en maskelisine en batman kostümümle. Bir gün birisi çıkıp size ilişkinin bir savaş olmadığını ve iki taraf da eşit olduğunda çok daha mutlu olunabileceğini farkettirecek. Allahım yarabbim. Ben ki, kadına erkeğe değil insana inanan bir canlıyım, gece ve gökyüzü denince aklıma yıldızlar geldi diye mi ilişkinin savaş olduğunu düşünüyorum yaaa.

Öte yandan gün içinde en çok akşam üstü kendimi iyi hissederim, çünkü iş biter, özgür kalırım. Genellikle hızlı ve büyük adımlarla yürürüm çünkü dışarılardan çok içerileri severim ve uzun boyluyum abi, küçük adım atmam mantıksız değil mi? İnsanlarla konuşurken elim cebimde olur, çünkü ellerimi nereye koyacağımı genelde bilemem. Dinlenirken de ayaklarımı uzatırım, çünkü uzun boyum yüzünden sevgili ayaklarım gün boyu pek çok yerde şekilden şekile girer. Birşeyi çok komik bulursam yüksek kahkahalarla gülerim çünkü komik bulduğum şeyi komik bulduğumu herkesin bilmesini isterim. Bir partiye gidersem ki, mümkün mertebe gitmem, sessizce içeri girer etrafta tanıdığım var mı diye bakarım. Etrafta tanıdığım yoksa hemen evime gideyim de parti saçmalığında daha fazla eziyet çekmeyeyim diye. Konsantre olmuş çalışırken rahatsız edilirsem sinirlenirim tabii ki, sinirimi de belli ederim ki bir daha yapmasın. En sevdiğim renk sarı veya açık mavidir. Canlı renkleri severim. Bir de sarı bozkır, açık mavi gökyüzünü hatırlatır, yaşasın içanadolu insanları. Uykuya dalmadan önce elimi başımın altına koyarım, çünkü yastıklarla bir problemim var. Ya çok inceler, ya da çok kalın. Optimum yastığı bulursam bunu da yapmam yani kimse merak etmesin. Genelde de rüya görmem. Görmem işte lan, yattım mı külçe gibi uyurum. Bu sorulara bu cevapları verince doğuştan lider oldum iyi mi? Başkaları beni heyecanlı, havai, etkileyici bir kişiliğe sahip biri gibi görürlermiş, hızlı kararlar alan doğal bir lider gibiymişim. Niye? Akşamüstleri kendimi iyi hissederim çünkü, bir de dinlenirken ayaklarımı uzatırım. Rahmetli Hitler de kesin dinlenirken ayaklarını uzatırdı zaten. Ama hızla aldığım bu kararlar her zaman “en doğruları” olmayabilirmiş. Hzılı yürüyorum ya valla hep ondan. Yavaş yürüsem hep o en doğru kararları alırım ben. Insanlar beni güçlü ve riske girmeyi seven, birşeyi ikinci kere denemekten kaçınan, maceracı biri olarak görürlermiş. Külliyen yalan. İnsanlar beni riskten nefret eden, aşırı rasyonel, statükocu biri olarak görürler, çok da haksız sayılmazlar. Benimle vakit geçirmekten hoşlanırlarmış. Bakalım ben onlarla vakit geçirmekten hoşlanıyor muyum? Zira pek fazla insanla vakit geçirmem. Eee liderler yalnız olur olm, kolay mı? Tam anlamıyla sosyal ortamların aranılan simasıymışım. Lan ben asosyalim, beni kim ne diye arasın.

Test sonuçları yanlış olmasına rağmen ilginç ve birbiriyle tutarlıydı. İçimdeki lideri keşfetmiş olabilir miyim diye büyük bir umut doğdu içime. Hemen dışarı çıktım. Birisi arabasını park edilmez levhasının altına park ediyordu. Gittim, kendimden çok emin bir biçimde arabanın camını tıklattım. Camı açan arkadaşa, kendimden daha da emin bir ses tonuyla, buraya park yapmak yasak lan dedim. O da arabadan inip levyeyle kovaladı beni. Kaçarken üç kere düştüm. Her yerim çok ağryor yaaaaaaa.

6 yorum:

  1. :))

    ben de dogustan lider ciktim evet..

    bir de bir dahaki sefere bana bir mim gelirse, aklima dusurdunuz, size paslayacagim haberiniz olsun :)

    YanıtlaSil
  2. Bak şimdi içime bir şüphe düştü. Acaba herkes mi doğuştan lider yaa. Yani benim doğuştanı geçtim sonradan bile lider olmadığım kesin de, sizi bilemiyorum tabii.

    Mim konusu da kalbimde yaradır :) Belki bir ara onunla ilgili de bir yazı yazabilirim.

    YanıtlaSil
  3. Kim bilir? Emin olmamak lazım, sonuçta bu testi yapanlar bi şey biliyor da yapıyor di mi :)

    Ama yine de çok havaya girmeyin :)

    YanıtlaSil
  4. Ben bildiklerinin yanıldıklarına yetmeyeceği kanaatindeyim :)

    YanıtlaSil
  5. :))

    valla mimledim :p

    http://missipisi.blogspot.com/2009/01/music-is-my-boyfriend.html

    YanıtlaSil
  6. Eline sağlık :)

    Bari kolay bir mim olsaydı. Şarkıların hepsi benim çocuklarım gibi olduğundan hak geçmesin diye çok titiz çalışmam gerekecek.

    YanıtlaSil