Toygar Mısır'dan hepinize selam söyledi, canım bloggerlar ve bana Berkant ile yaptıkları MSN görüşmesini gönderdi. Biraz küfürlü konuşmuş gençler ama, artık kusura bakmayacaksınız.
Berkant: hacım
Toygar: he canım
Berkant: how are you, how is your keyifs
Toygar: ehhh, yorgun, sersem falan
Berkant: dananın kuyruğu ne durumda
Toygar: yok bir durum, kendiliğinden saçma sapan bir uzlaşma çıktı ortaya
Berkant: vay, pek kendiliğinden olmamıştır o jo
Toygar: peki o zaman şöyle söyleyeyim patronun iradesine karşı mı çıkacaksın
Berkant: çıkmayacaksın tabi ki
Toygar: çıkmadık işte
Berkant: gıcık mı oldun ne bu uzlaşma durumuna
Toygar: ne kadar menfaatçi pis bir herif olduğumu farkettim.
Berkant: niye lan
Toygar: doğrusu bu değildi, bu siyaseten doğrusuydu
Berkant: uzlaşmak iyi bişeydir hacım
Toygar: bir boka yaramaz, sadece satükoyu uzatır
Berkant: bak o kadar konuştuk patron zekası işi başka türlü çözmüş
Toygar: patron zekasının da amına koyayım. ya yine yalnız kalamadım, yine uykumdan uyandırıldım, sikeceğim böyle hayatı
Berkant: beni de çağır hacı ben de sikmek istiyorum onu
Toygar: ben yakalasam, sikeceğim de, yok hep o beni sikiyor, hep arkamda, salak bir film vardı ya kim ki dukun, onun gibi
Berkant: hayır alışkanlık yapacak ibne olacağız yakında
Toygar: ya hayatım işgal edildi, kesinlikle kendimle ilgili bir şey yapamıyorum, her yerden deliniyorum sosyalleştim amına koyayım ya, bu muydu yani
Berkant: istemediğim ne varsa tepemde diyorsun
Toygar: o eski halimden hiç eser yok şimdi diyorum, ızdırap içinde yorgunum şimdi diyorum
Berkant: olm derler ya borç yiğidin kamçısı diye hakikaten kamçı gibi ağlatıyor, hep borçlar yüzünden
Toygar: ortada yiğit yok kanımca, sünepe bir herif var
Berkant: hele seninki daha vahim, kendi iraden dışında oldu
Toygar: hayatımın içine sıçtılar el birliğiyle, kıçım başım oynar oldu
Berkant: şimdiye 40 defa reset yediydi o puşt hayat
Toygar: bütün kurguladığım hayat modeli çöktü, şu halime bak ya
Berkant: kıçın başın niye oynar olmuş ki olm
Toygar: cebimde para olmasına karşın, her türlü 1 sene güvencem olmasına rağmen, doğruyu uygulayamadım da ondan. hoş doğrunun da amına koyayım, hayatımı alamıyorum geri
Berkant: olm bünye kaldırmaz öbür türlüsünü de ondan, bunu da kaldırmıyo hoş sakal bıyık olayı göt başla ilgisi yok
Toygar: abi istediklerini yapamıyorsan hayatta, üstelik imkan ola ola yapamıyorsan, ne anlamı var yaşadığın hayatın, tırsıyorsun çünkü
Berkant: valla hacım ben de benzer şeyleri söylüyorum şu ara kendime ama sanırım azıcık yaşla ilgisi var
Toygar: yaşlandık olm işte, yaşlanmamamız lazımdı ama yaşlandık
Berkant: aynen öyle
Toygar: hadi senin durumun azıcık daha farklı, karın var bilmem nen var, benim hiçbir mantıklı açıklamam yok. üstelik de uzlaşmayı becerebildiğim için herkes çok sevindi. böyle rezillik yok, elalem için yaşar olduk, para için yaşar olduk. sikeyim parasını
Berkant: dramatize etme o kadar
Toygar: doğrusu bu olm, dramatiklik tamamen seçtiğin hayat modelinde
Berkant: seni tutan tek şey bence vefa olm orada, satış olsun istemiyorsun
Toygar: yok yanılıyorsun, beni tutan tek şey para burada, neyin vefasını duyacağım bu gerzek şirkete
Berkant: valla misal benim yerimde olsan, kendi işin olsaydı yani, bitirip gittiydin bence çoktan.
Toygar: peki öyle olsun, bu da daha kötüsü o zaman, lan vefa nedir, birinin sana sormadan aldığı kararları uygulamasına yardımcı olmak mıdır? bana ne amına koyayım ya, mısır fabrika sıçmışmış, başarmışmış, delleniyorum ya, ben nasıl bu hale geldim, şu an resmen başarılı olmaya çalışıyorum, geri kalan herşeyi kabulleniyorum, saçma sapan dertler dinliyorum, çözmeye çalışıyorum, peki bunu niye yapıyorum? tek bir sebebi var.
Berkant: ya hacı birçoğunu yaşadığın ve çalışmak zorunda olduğun sürece yapmak zorundasın zaten ki, değişmez
Toygar: hacıııı, anlamıyorsun, şurada biz hayatla anlaştık, dedik ki, kardeşim 10 saat 12 saat neyse satacaksın dedi hayat bana, ben de karşılığında sana 12 saat istediğin gibi yaşama şansı vereceğim. fifty fifty, ok? ok. eee, geldiğim noktada istediğim hayat için bir dakika yok. her dakika birileri, dert dinlemeler, işgal edilmeler. odamda oturamıyorum sikime göre, anahtar var birilerinde, kapıyı açmıyorum, giriyorlar. şarjını alabilirmiyimler, bilgisayarımda şunu yapamıyorumlar, internete giremiyorumlar, bilmemkimle konuşmam lazım telefonu alabilirmiyimler, bu saatte bu ne uykusular.
Berkant: sen sosyal olarak da işgal altındasın değil mi? bulaşmamalarını niye sağlayamıyorsun?
Toygar: ihtiyacım var çünkü onlara, burada kalıp bu parayı alabilmek için ihtiyacım var, herkesin beni sevmesi gerekiyor, desteklemesi gerekiyor. çünkü tek başına yiyemeyeceğin bir yarrağı yemişsin.
Berkant: niye canım belirli saatlerde seni bıraksalar , hatta herkes kendi halinde kalsa, işe de mi yansıtmaları lazım ille, bu ne zorbalık
Toygar: olm öyle bir hayat yok burada. her gün işten çıkarken iki ayağın bir pabuçta, hadi çıkalım, hadi gel, yeter artık. ulan göndersen, ben gelmiyorum, gidin desen, eve gelmen binbir türlü mesele. araba bulacaksın da, eve gideceksin de, sürü gibi, dinlemek istediğin müzik dinlenmiyor, izlemek istediğin film izlenmiyor, yazı yazmak istiyorsun, rahat bırakılmıyor, gece 11 de geliyor, bilmem kim şunu soruyor? bana mı soruyor? yok. eeee? ya sen bilirsin, sende vardır.
Berkant: olm var ya madem mecburiyetten geçiyor bu zamanlar keşke yer değiştirsek seninle. aradığın her şey bu ofiste valla
Toygar: istanbula gidiyorsun, evin yok. yine insanlarlasın, yalnız kalamıyorum ya,bunalıyorum insandan, her yanda insan istemiyorum kardeşim
Berkant: :) yalnızlıktan patladım hacııııı, bu ne dünya kardeşim böyle
Toygar: herkese merhaba demek zorundasın, alınıyorlar, herkesle hal hatır konuşmak zorundasın, alınıyorlar, herkese ilgi göstermek zorundasın, bekliyorlar.
Berkant: Amına koyayım ya üffffff. ömrünce köşe bucak kaçtığın insan tipleri hayatının orta yerinde
Toygar: ya kendime ait tek bir şey yok burada, anonimleştim. şimdi mesela takriben 10 dakika sonra birisi gelecek, şarjımı getirecek sağol diyecek.
Berkant: üfff
Toygar: şarjımı getirmese, ben film izleyemeyeceğim, o arada mutlaka sağolla yetinmeyecek, bana bir şeyler anlatacak, ben onu ilgiyle dinleyeceğim, hoşuna gidecek bir şeyler söyleyeceğim, sonra defol git diyeceğim. aaa diyecek, niye öyle diyorsun, ya bir git, yalnız kalmam lazım benim.
Berkant: ben insan sevmiiim de
Toygar: aaa, nasıl oluyor o diyecek, anlamaya çalışacak, allahım bu dünyaya ben niye geldim.
Berkant: diyorlardır lan bu oğlan bi tuhaf.
Toygar: ama işte kıçım başım oynadığı için, uzak da duramıyorlar, bir gün çok eğleniyorlar benimle, bir gün böyle saçma sapan şeyler oluyor, beni illa sağa sola götürmek istiyorlar. niye? kimsenin demediklerini söylüyorum, tuhaf tuhaf espriler yapıyorum, bu çok değişik diyorlar, oysa ben ben olamıyorum ki, dünkü muhabbet şuydu mesela, toygar ben evlenirsem düğünümde ne takacaksın? ebenin amı
Berkant: amaaaaan, pöfff
Toygar: ben düğünden nefret ederim, sen gerçekte benim zerre kadar umurumda değilsin, senin düğününe de gelmem, bir bok da takmam diyemiyorsun. kem kem kem, küm küm küm.
Berkant: Lan de gitsin, zamanla alışırlar.
Toygar: ya da top çeviriyorsun, sen evlenemezsin ki, evde kalmışsın.
Berkant: offf, bu daha sert aslında, hahaha
Toygar: lan diyorum, dedim de zamanında, beni seviyor musun dediler, hayır dedim, niye öyle diyorsun oldu, ben sevdiğini biliyorum oldu.
Berkant: offff, kurtuluş yok gibi bir şey
Toygar: dedim ki, beni hiç tanımıyorsunuz, tanıdığınızı zannettiğiniz adam benim %10'um falan. e anlat o zaman kendini dediler. lan bi siktir git
Berkant: hacı çok mu feci tipler yoksa sürekli beraber olmak zorunda olduğu için mi bu hale geliyor
Toygar: sürekli beraber olmak zorunda olduğun için bu hale geliyor, yoksa kendi hallerinde tipler.
Berkant: abi bana ayrı oda yoksa ben giderim de, yani bahane olsun.
Toygar: ayrı odam var, sorun o değil. sorun beraber çalışmak zorundasın, işin düşer habire, zıtlaşırsan, hayatın zindan olur, başarısız olursun
Berkant: ya anlamadığım o, çocuk mu bunlar?
Toygar: kimse kendi götünü toplayacak durumda değil.
Berkant: farzetsinler ki herkes akşam kendi evine gidiyor iş çıkışı.
Berkant: işte iyi olun, akşam görüşmeyin, noolur ki?
Toygar: sıkılıyor abi vatandaş. sen de gel
Berkant: e sıkılan görüşsün
Toygar: bensiz sıkılıyorlarmış, içlerine sinmiyormuş, bensiz olmazmış.
Berkant: haydaaaaaaaaaa, ben de sizinle sıkılıyorum, bu ne sosyal sorumluluk.
Toygar: olm her şeyi şaka sanıyorlar, oysa ben hiçbir şeyde olmadığım kadar ciddiyim.
Berkant: latdan anlamıyor bunlar demek ki.
Toygar: başka türlü bir hayat yok, hafsalaları almıyor, çocuk gibiler zaten
Berkant: küserler de bunlar
Toygar: tabii, hiç şüphen olmasın.
Berkant: aboooo
Toygar: olm hep diyorum ya, insanın türdaşıyla kuracağı tek doğru iletişim biçimi duyguya dayanır. saygı duyarsın, seversin, acırsın, üzülürsün. bizde bunlar yok, çıkar ilişkileri var, insanı bir arada tutan şey duygu değilse, çıkarsa, bu dünyanın en çekilmez şeyidir.
Berkant: özellikle bundan kaçınmaya çalışıyorsan.
Toygar: biz burada, 6 kişilik bir çıkar örgütü kurduk, hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için. amaç ne? herkesin güvenliği. nato. bu ne demek? tek başına acizsin demek.
Berkant: farkındalar ama rahatsız değiller anladığım.
Toygar: tabii ki, hepsi farkında, patronlar da farkında, söylüyorlar da zaten, siz çete oldunuz diye. yüzümüze karşı değil ama duyuyoruz biz. burada hayatta böyle kalınıyor.
Berkant: sen de çete beşı ol, yönet amına koyiim. müstahak bunlara, kur oyununu olm. yaparsın istersen.
Toygar: ben çetenin beyniyim mecburen, ama çete bu, biri lider olur, biri düşünür, biri savaşır, biri propaganda yapar. ya oyun falan kurmak istemiyorum.
Berkant: naapcan olm çaren mi var?
Toygar: ayrıca kursan ne olacak, ister istemez kuruyorsun zaten ama, iş adam olmakta, çete olmakta değil. çıkar örgütü bu, başka bir şey değil, benim gibi biri de bu örgütte. lan hayat, senin ağzına sıçayım. aslında bakarsan görevlerimiz de iş tanımlarıyla örtüşüyor. ben planlamacıyım, düşünüyorum. satışçı lider, parayı buluyor, vazgeçilemiyor, depocu cephaneyi koruyor, yeri geliyor yok ediyor. yani biraz fazla benzetmenin büyüsüne kapıldım ama her neyse, ben daha önce de dediğim gibi, insanın tek başına yapabildikleri işlere değer veririm. insan tek başına düşünür, tek başına çalışır, tek başına üretir, ama insan tek başına yönetemez, sömüremez. bak şimdi şarjımı getirmedi ya, benim şarjım da yarım saat sonra bitecek ya
Berkant: ee?
Toygar: kafanı takacaksın ister istemez, gideceksin şarjını alacaksın, e ne oldu, ilişki kurdun gene, yalnız kalamadın, uçamadın kaçamadın, düşünemedin, uyuyamadın
Berkant: vermesen olmaz, küser müser.
Toygar: kafan takıldı. neyse şarjım geldi, anahtarla kapım açıldı, bana iyilik edildi, ben kalkıp açmak zorunda kalmadım kapıyı, gelindi, oda niye bu kadar sıcak dendi, klima çalıştığı halde dendi, yeterince çalışmıyordu çünkü klima,
Berkant: kızgınım deseydin
Toygar: ne yapıyorsun dendi, oturuyorum dendi, e niye gelmiyorsun, beraber oturuyoruz dendi, yok dendi, suratsız dendi, suratsızım dendi, anlatabiliyor muyum, kurtaramıyorsun kendini.
Berkant: anahtar niye var hacı, gerçi ne fark eder ki
Toygar: ben uyanamıyorum sabahları, onlar da girip dürtüyorlar.
Berkant: bi tavır koysan on katı ilişki geri alıyorsun resmen ya, tavır koymamak daha faydalı nerdeyse.
Toygar: mesela az önce kapı çaldı, Atilla Bey bir duble rakı istiyor varsa dendi, tamam dendi, buyrun sizde gelin dendi, yok dendi, rakı verildi.
Berkant: köy yeri
Toygar: olm kaçış yok, no way out, ki bilirsin ben insanları kaçırmakta iyiyimdir.
Berkant: işte zor anlaşılan kısım o zaten, mecburen mecburen.
Toygar: yapılamamasının sebebi basit, ihtiyacın var.
Berkant: şöyle daha adice yaklaşsak olaya, kimin kime daha çok ihtiyacı varsa kuralları o belirlesin
Toygar: birincisi, adilce yaklaşmak yerine adice yaklaşırsak olaya, kalenin birini daha kaybederiz. ikincisi mesele kurallar değil yeğen, mesele bir arada olmak zorunda olmak.
Berkant: olm eğer sana çok ihtiyaçları var ve sana iş içinde tavır yapmayı göze alamazlarsa akşam senin kurallarını da kabullenirler. sonuçta bu durumu da bir çıkar ilişkisine çevirmek gerek.
Toygar: evet ama bu adil olmaz,
Berkant: madem geçer akçe bu
Toygar: ben bunu da takarım kafama, bilirsin ben, bana yapılanın fazlasını vermeden rahat edemem.
Berkant: laftan anlamayanın hakkı kötektir olm.
Toygar: bazen öbür yanağını da dönersin.
Berkant: daha nereni döneceksin olm ya, düzgünce söyle yok, laf sok şaka olsun, bilmem ne, bilmem ne, ebenin amı. azcık yalnız kalmak istemek bu kadar büyük günah olmamalı ya.
Toygar: hacı gece yarısı, sigarasız veya çakmaksız kalıyorsan, ve bunları dışarıdan alamıyorsan, bir gün sen isteyen olursun, bir gün de sen istenen olursun. bunun kaçarı yok, Rotterdam mı lan burası hahaha
Berkant: hahaha, lan olm bi ateş istedik diye hemen yüz göz mü olmalyız, ortası yok mu amına koyayım ya
Toygar: ya rezalet, tam rezalet, mesela klima da püfür püfür oldu şimdi, oda buz gibi, neden, biri geldi söyledi diye, hahaha
Berkant: offf hahaha
Toygar: kapı çaldı gene, kesin biri çağıracak. hahaha, telefonumu istedi biri, Türkiye'yi arayacakmış, ver kurtul, ver kurtul.
Berkant: sen bence devrim yapamıyorsan revizyonist takıl. olm sürekli onlar istiyor bu nasıl iş?
Toygar: yalnız kalmak isteyen benim olm, onlar değil ki. hatta bana bozuluyorlardır, hiç gelmiyorum çaylarını içmiyorum diye.
Berkant: günahkar seni, yalnız kalmak isteyen şeytan
Toygar: yalnızlık allaha mahsustur olm
Berkant: seni suratsız lanet asosyal, seni tuhaf seni.
Toygar: ağzı büzüşesiceyim olm ben
Berkant: hahaha, topaç olsan daha mı iyi lan, hahahha
Toygar: sibop en güzeli
Berkant: bozuk sibop
Toygar: ossurdukça hava kaçırıyom değil mi, doğru diyorsun
Berkant: kusmak ister misin
Toygar: istediğim hiçbir şeyi yapamıyorum ki, istesem ne, istemesem ne
Berkant: iyi tarafından bak olm
Toygar: peki, bakayım
Berkant: en azından ne istediğini biliyorsun
Toygar: bana bu kötü tarafı gibi geldi ama neyse
Berkant: bildiğin için öyle
Toygar: hay senin amına koyayım, kapı
Berkant: naapim olm hayat boktan ben onun yalancısıyım
Toygar: telefon geri geldi, alacak verecek bir şey kalmadı ha yok belki rakı gelir daha hahaha
Berkant: valla kapın hiç durmuyor resmen. bütün olan bitende ilahi bir irade görüyorum. neyden şikayet edersek üstümüze üstümüze geliyor.
Toygar: hikmetinden sual olunmaz ki
Berkant: yok canım kendimize vuruyorum, en temiz biçimde, yoksa iş Murphy'e varır maazallah.
Toygar: olm allah yakalamış edi ile büdüyü kaçırıır mı eğlenceyi
Berkant: hahahaha, ya yerlerimiz değise noolur ki
Toygar: hiç olur mu
Berkant: valla bi allahın kulu gelmez kapına
Toygar: hahaaha
Berkant: patron bile yok, kırk yılda bir müteahhite he diyeceksin o.
Toygar: iyi de sıkıntı şu ki, para da yok.
Berkant: para istemiyoruz olm. o borcumuz var diye
Toygar: borcumuz niye var hacı
Berkant: yerler değişecek o ara borçlar da gidecek
Toygar: haaaaaaa, o da güzelmiş, tanrıdan diledim bir dilek aman aman diyorsun yani
Berkant: hahaha, he birbuçuk
Toygar: iskender değil lan bu, dilek.
Berkant: bonuslu dilek olm ne yani çok mu?
Toygar: az mı? hıdırellez de geçti. hızır ile ilyas buluşuyor mu acaba harbiden?
Berkant: buluşuyor zaar
Toygar: bence makul dileklere bakıyorlar ama, böyle saçma sapan dileklere allahlarından bulsunlar diyorlardır.
Berkant: olm zaten allahtan bulmuşuz ve bence gayet aklı selim dilekler bunlar, meselenin özünü idrak etmiş dilekler.
Toygar: madem ki buldun sus olm, daha ne aranıyorsun
Berkant: lan işte bulduk bitti, hahaha, sobe
Toygar: oyun niye bitmedi peki hacı?
Berkant: işte dilekler kabul olunacak daha.
Toygar: hahahha, kesin kabul olur canııııım, secret hesabı
Berkant: yeterince istersek, hahahahah
Toygar: ama adamlar diyor abi, olumsuz düşünme, beynin neyi düşünürsen onu çağırır
Berkant: hiç düşünür müyüm hacı, bana ne kadar uzak bir kelime.
Toygar: düşünmüyor musun, vah vaaah.
Berkant: hiç olur mu?
Toygar: olmaz di mi
Berkant: olur mu hacı, hiç olur mu
Toygar: her halde olmaz
Berkant:"hiç" olur mu ? zaten hiç
Toygar: hiç olmaz
Berkant: yani
Toygar: bence bmc
Berkant: şiştim kaldım şimdi valla
Toygar: hık diye kalırısın işte öyle
Berkant: tüm dağıldım gittim
Toygar: mesele dağılıp gitmek değil yeğen, mesele toparlanmak.
Berkant: toparlanıyorum hemen, hal böyleyken telefunken.
Toygar: saba çok iyi televizyon
Berkant: itt den başka tanımam
Toygar: sony de iyi diyorlar
Berkant: grundig gerçeği var asıl
Toygar: tabi tabi yenilerden de Samsung'u unutmamak lazım. yan taraftan makber çalıyor valla, rakı gitti gelmez. hahahaha
Berkant: hahaha, demedim mi ibrahim
Toygar: sevinsem mi üzülsem mi bilemedim fikret bey
Berkant: sevin ibrahim sevin, o rakı yarım piç olur
Toygar: doğru söylüyorsunuz fikret bey
Berkant: bizim oğlan alkolsüz bira da getirmeye başlamış
Toygar: bira saçmaydı, alkolsüzü dangalaklık abi. dikkat et paracıklarına
Berkant: tadı da neredeyse aynı üstelik
Toygar: valla biranın tadından nefret eden biri olarak, sadece işlevsel bulmadığımı söylüyordum, alkolsüzü duble gereksiz.
Berkant: katılıyorum size
Toygar: yani, git gazoz iç değil mi hacı
Berkant: niğde gazozu misal
Toygar: heeee en kral bir şey, ithalat derdin de yok
Berkant: yerli malı, yurdun malı
Toygar: çok ulusalcı gördüm sizi Berkant Bey
Berkant: lütfen olayı çarpıtmayalım
Toygar: çarpıtmayıp ne yapalım
Berkant: çarptıttıralım
Toygar: çok ahçı kılıklısınız Berkant bey, maşa elinizi yakmasın
Berkant: bana eli maşalı mı demek istiyorsunuz Toygar bey
Toygar: kasımpaşalı demek istiyorum Berkant bey
Berkant: hem ulusalcıyım, hem kasımpaşalıyım hem eli maşalıyım bilim bakalım ben kimim Toygar bey
Toygar: Karagöz
Berkant: gözün kör olmasın emi
Toygar: hacıvatlar siksin seni
Berkant: ahlak süküt etmiş.
Toygar: anaaa telefon çalıyor, rakıya çağrılıyorum, gerçi açmadım telefonu.
Berkant: ne kadar kaldığını sor
Toygar: açar mıyım lan?
Berkant: şimdi gelirler olm kapına, niye açmıyor bu oğlan, ldü mü, kaldı mı?
Toygar: yok gelmezler, uyumuş derler.
Berkant: hacivatla karagöz neden öldürüldü hacı
Toygar: çok konuştular zannımca
Berkant: e birbirleriyle konuşuyordu bu ustalar
Toygar: halk da dinliyordu ama bunları
Berkant: e kumanda ellerindeeee geçsinler başka kanala.
Toygar: kumanda halkın elinde hacı, öldürenlerin değil
Berkant: halk dinlemesin işte
Toygar: halk dinliyor işte, sen olsan, hakla mı uğraşırsın, konuşanlarla mı?
Berkant: katillerr
Toygar: eli kanlı cani olm hepsi
Berkant: allahlarından bulsunlar
Toygar: amin, bizi de bir öldüren olsa, o da allahından bulsa, fena mı?
Berkant: hahaha temiz iş çıkaracaksa
Toygar: acı yok rocky acı yok.
Berkant: dının dııı dının dııı
Toygar: kaplanın gözü girsin götüne
Berkant: mısır seni bozmuş, hahaha
Toygar: çok terbiyesizleştim, bildiğin gibi değil.
Berkant: ben seni böyle mi gönderdim la gurbet ellere
Toygar: yok kravatımı ellerinle bağladın, sinek kayıyordu yüzümden, ula hamiyet ne bu vaziyet dedim kendi kendime, bu ne rezalet ne bu eziyet.