Uzun
zaman olmuş sevgili blog, üç yıldır tek kelime etmemişim sana. Bu üç senede
hayatımı tamamen değiştirmeyi başardım. Eskiden şikâyet ettiğim hiçbir şey
artık hayatımda yok. Artık çalışmak zorunda değilim. Sabah belli bir saatte
uyanmam, bir yerlere yetişmem, tıraş olmam, birileriyle saçma sapan konuşmalar
yapmam gerekmiyor artık. Hayatımın ilk 36 senesini zorlaştıran, zaman zaman
beni bunalıma sokan nörolojik hastalığım, bundan sonraki hayatım için bana
inanılmaz bir hediye verdi. Şu dünyada belki de tek hayalimin bu şekilde
gerçekleşeceği bundan üç sene önce aklımın ucundan bile geçmezdi. Resmen emekli
oldum. 24 Temmuz 2013’ten beri tamamıyla özgürüm.
En
son Oblomov’dan bahsetmişim sana sevgili blog, şimdi Oblomov’un hayatından bir
eksiğim yok, istediğim zamanlarda fazlam oluyor. Hayat ne tuhaf gerçekten,
vapurlar falan…
Seninle
ilgilenmediğim sürede 100’den fazla kitap okudum, 200’den fazla film izledim
sevgili blog. Yüzlerce bölüm dizi de cabası. Çoğunu beğenmedim, ama az sayıda
bayıldığım kitap ve filmle karşılaştım. Alex de la Iglesia filmleri ve Murat
Menteş kitapları ile bu dönemde tanıştım mesela. Çok sayıda adventure oyunu
bitirdim yine bu üç senede sevgili blog. Black Mirror serisi, Secret Files
serisi zamanımı güzel geçirmemi sağladı. Seçmekten yorulduğumda, kendimi
tamamen televizyona verip en aptal programları seyrettim. Bir ara baktım
evlilik programları izliyorum, böyle gitmez deyip, yeniden seçmeye başladım.
Birikmiş
biraz param vardı, emekli maaşıma ilave edip geçinir giderim dediğim, daha
fazla getiri alır mıyım diye ekonomi kanallarının müdavimi oldum uzunca bir
dönem. Forextir, borsadır, getiri yerine götürü oldu ne yazık ki sevgili blog. Ama
dünyayı biraz daha iyi okuyabiliyorum sanırım bu sayede. Gezi Parkı beni de
politikleştirdi, şapka çıkardım yaratıcı sloganlarına, aktivizmlerine.
Hayatımda ilk defa bir eyleme gittim ve polis arabasının ters çevrilip
benzinliğin dibinde yakıldığı manyak Fenerbahçe Galatasaray maçından sonra
ikinci kez biber gazı yedim. Seçimlerden sonra hevesim kırıldı, kabuğuma
çekildim yine. Ama ekonomi kanalı çok takip ettim dedim ya, kimse merak etmesin
uzun sürmeyecek.
Sonra
Raspberry Pi ve XBMC ile bu dönemde tanıştım ve çok sevdim onları. 2013 yılı
sonlarında da emektar Nokiam bozulunca Iphone’a geçtim ve bayıldım sevgili
blog. Benim için büyük bir adım oldu.
Çalışmadığım
yaklaşık dokuz ay boyunca, zaman zaman daha kaliteli geçirebilirim zamanı
dediğim oldu kendi kendime, ama sıkılmanın yanına bile yaklaşmadım. Evet
sevgili blog gerçekten hayat bana güzel. Kendimi Mor ve Ötesi’nin Daha Mutlu
Olamam şarkısındaki gibi hissettiğim dönemler çok oldu. “Bir de sigarayı
bıraksam, kimse tutamaz beni”.