6 Haziran 2008 Cuma

Nasılsın ? Eksiğim.

Eksik bir şey mi var hayatımda
Gözlerim neden sık sık dalıyor.
Var mı ? Eksik bir şey ? Bir arkadaşım orta okulda fazla kalemi olan var mı sorusuna eksik kalemim var tamamlar mısın diye cevap verirdi. Kimbilir belki eksik bir arkadaşım falan vardır. Gözlerim de ona dalıyordur sık sık. Yalnızlığı seven insan böyledir işte. Hem kendini ister hem başkasını.

Eksik bir şey mi var hayatımda
Gökyüzü bazen ciğerime doluyor


Bir diğer arkadaşım da durup durup Şu dünyanın gam yükünü çeken var mı benim gibi derdi de ben de ona dünyada senin çekebileceğin gibi global bir gam yükü olduğunu sanmıyorum derdim. Gülerdik. Benim rasyonelliğimle alay ederdik. Adam onu mu demiş derdik ? Ne çekiyorsun da dünyanın bütün gam yükünü çektim diyorsun derdik. Gam yükleri nasıl bir araya geliyor da sen onu çekiyorsun derdik. Mecaz diye bir şey var derdik. Senin de hayatın mecaz derdik. Gökyüzünün ciğerimize dolduğu günleri meğer henüz yaşamamışız. Tıpkı şu dünyanın gam yükünü çektiğimiz günleri henüz yaşamadığımız gibi.

Öyle bir şey ki bu, kolay anlatamam
Atsan atılmaz, satsan satamam
Eksik bir şey mi var, anlayamam
Bak çayım sigaram, her şeyim tamam


Bazı şeyler böyledir işte. Anlatamam diyerek anlatmış olursun. O kadar güzelsin ki anlatamam. O kadar acıydı ki anlatamam. Öyle bir yağmur yağıyordu ki anlatamam.

Belli ki başka türlü bir şey benim istediğim durumu söz konusu. Ne ağaca benzer ne de buluta. Bu ruh halinden kurtulmak da kolay değildir. Eksiklik duygusunu yaşayan, kimseye bir şey de söyleyemez. Hatta bunu diyene anında bir e-mail gelir. Ekmek yiyebiliyor musun sorusuna evet cevabı veriyorsan şanslısın çünkü insanların yüzde bilmem kaçı bu soruya hayır yanıtı veriyor diye. Ben onu mu diyorum diyemezsin. Neyi diyorsun sorusuna verecek anlaşılır bir cevabın yoktur. Eksik olan insandır aslında. Çay sigara hikaye. Maalesef ruhum yok onun için hiç mi hiç şansım yok mu diyeceksin. Nasılsın sorusuna bile verecek cevabın yoktur. Çaresiz iyiyim dersin. İnsanım bitti diyecek halin yok ya. Hadi dedin bedelini ödersin. Ben varım ya der halini hatırını soran kişi. Belli ki yoktur aslında ama bu ona söylenemez. Allah razı olsun denir. Eksik olma denir. Nasılsın sorusunun bile cevabını veremezsin. Kolaylık olsun diye yalan söylersin. “İyiyim ya sen ?”

Çocukluğumu hatırlıyorum. Sabah uyandığımda günaydın demezdim. Kimseye nasılsın demezdim. Bana denmesinden de pek hoşlanmazdım. Zira gün aydın evet bu görünüyor bunu neden birbirimize ilan ediyorduk ki. Nasılsın sorusu ise büsbütün çetrefilli bir soru. Bu soruya doğru dürüst cevap vermek o kadar zor ki. Nasılım ? Neşeli miyim ? Endişeli miyim ? Kaygılı mıyım ? Güçlü müyüm ? Yakışıklı mıyım ? Bunalımda mıyım ? Enerjik miyim ? Perişan mıyım ? Zımba gibi miyim ? Zımbaya maruz kalan kağıt gibi miyim ? Sağlıklı mıyım ? Doktor muyum ? Halsiz miyim ? Halim vaktim yerinde mi ? Altım kuru keyfim yerinde mi ? Ne dediğimi ben biliyor muyum ? Ben Ruhi Bey nasılım ?

Sonra bir gün benim kaba biri olmamı istemeyen annem doğru düzgün karşılıklar veremeyip de oğlunu aptal sanmasınlar diye aldı beni karşısına. Oğlum Günaydın diyen olursa sana “Günaydın” diyeceksin. Nasılsın diyen olursa iyiyim teşekkür ederim sen/siz nasılsın/ız diyeceksin. Naber diyene iyilik merhaba diyene merhaba diyeceksin. Selamün aleyküme aleyküm selam diyeceksin dedi. Ben de o zaman öğrendim ki nasılsın sorusu pek de cevabı merak edilen bir soru değilmiş. Ama rahatlamıştım. Artık bayramda seyranda evin küçük kibar oğlu rolünü başarıyla oynayabiliyordum. Herkesin sanki bir öncekinin sorduğu nasılsın sorusuna verdiği cevabı duymamış gibi çaprazlama olarak birbirine sorduğu ve herkesin de bir önceki verdiği cevabı tekrarladığı garip bir ritüeldir bayram ziyaretleri. İnsanın tamam anladık herkes iyiymiş diye ortaya atlayıp bağıracağı tutar.

- Sen nasılsın yavrum ?
- İyiyim teşekkür ederim teyzeciğim siz nasılsınız ?
- Ben de iyiyim sağol.
- Allah iyilik versin.
- Amcacığım siz nasılsınız ?
- İyiyim canım sağol sen nasılsın?
- Ben de iyiyim teşekkürler.
- Dayıcığım siz nasılsınız ?
- İyiyim ya sen ?
- Tamam hepimiz iyiymişiz. Şimdi hep beraber nerede o eski bayramlar bahsine geçelim.

Kalksam duraktan dolmuş gibi
Arka koltukta unutulmuş gibi
Terliklerimle, gelsem sana
Sonunda aşkı bulmuş gibi.
Bunu yapsam şunu yapsam diyen insan yapamaz. Teşbihte hata olmasın ama ısıracak köpek havlamaz. Zaten aşkı da bulmamışsın belli ki. Eksikliğin aşk olduğunu da düşünmüşsün herhalde. Terliklerinle ancak evde oturursun sen.

4 yorum:

  1. Yazı biter.Ve sonunda gönderen:Selim Işık..
    Tuhaf oluyor gerçekten insan..selim hiç bir zaman ölmemişti zaten.Peki ya Turgut? O nerde şimdi..

    Tutunamayan kişiler görmek güzel oluyor bloglarda:)

    YanıtlaSil
  2. :) Turgut trenlerde yaşıyor ve Olric ile konuşuyor.

    YanıtlaSil
  3. Kitabı bitirip,tutunamayan olmaya az kaldı..Selim'den öte üzülüyorum Turgut'a.Olricte olmasa zaten ne yapıcak kim bilir..

    YanıtlaSil
  4. Olric olduğundan yollara düştü zaten Turgut :) Yoksa işinde gücünde devam eder giderdi

    YanıtlaSil