3 Şubat 2009 Salı

Toygar'ın Temporomandibüler Eklemi

Toygar’ın sağ kulağının bittiği yerden ayak tabanlarına paralel olarak burnunun ortasına, burnunun ortasından doksan derece açıyla çenesinin ortasına, çenesinin ortasından da sağ kulağının bittiği noktaya doğru çene kemiğinin üzerinden bir çakma çeyrek daire oluşturun. Kelimeleri her ne kadar çok sevsem de bazen görselliği aramıyor değilim ama inadım inat :) Bu siteye dünyayı taşıyan Atlas dışında bir resim girmeyecek. Toygar’ın neresini kastettiğimi hala anlamayan varsa, Toygar’ın yüzünün tam ortasını ki, bu nokta çok anormal bir yüz hayal etmediyseniz ve/veya geometriniz feci zayıf değilse burnun ortasına tekabül eder, orijin kabul ederek x ve y eksenleri çizin. Bu eksende 4. bölge olarak tabir edilen x’in pozitif, y’nin negatif değerler aldığı bölgeden bahsediyorum. Ya da daha basit bir ifadeyle anlatmak gerekirse, bilmiyorum gerekir mi, Toygar’ın burnunun sağı, kulağının aşağısı işte. Toygar’ın yüzündeki bu bölgeyi ifade etmek için bundan sonra Toygar’ın yüzünün rahatsız yeri diyecek, bunu da kısaltarak TYRY diyeceğim.

Şimdi TYRY bölgesinin içinde daha spesifik bir bölge tanımlayalım. Bence de yapmayalım, ama bilim bu, boyunlarımız kıldan ince. Bıyık yöresinden Toygar’ın ayak tabanlarına paralel bir doğru daha çizelim. Çizin, çizin, söz burada çizilmişi var demeyeceğim. Şimdi Toygar’ın yüzünün çok anormal olmadığını varsayarsak, TYRY bölgesini yaklaşık olarak iki eşit parçaya ayırdınız. TYRY bölgesinin kulaktan tarafa olan parçasına Yukarı TYRY, çeneden tarafa olan kısmına da Aşağı TYRY diyelim.

Şimdi varsayımlar ve tanımlar faslını hallettiğimize göre artık rahatlıkla ana konumuza dönebiliriz :) TYRY bölgesi yaklaşık bir senedir Toygar’ın yüzünün en rahatsız yeri. Önceleri Toygar’ın dudağının Aşağı TYRY’deki kenarı sürekli olarak kuruyor ve çatlıyor, Toygar ağzını açarken de ağrıyordu. Bir süre sallamadı bunu Toygar, ne de olsa erkekti ve onu öldürmeyen güçlendirirdi. Bu sallamadığı sürenin sonunda Toygar’ın “bıktım lan bu erkeklikten kestirecem valla” hezeyanına çeyrek kala ve ölmediğinden yeterince de güçlenmişken, :) bu dudak çatlamasına bir açılım getirmek istedi Toygar ve maalesef şiire sarıldı:

Dudak Nemlendirici

Aklıma geldiğinde,
Dudağımın kenarındaki
Sensizlikten kurumuş
Çatlamış bir yaraya
Dokunur gibi oluyorum.
Canım yanıyor hemen
Çekiyorum parmağımı
Sonra tekrar dokunuyorum
Acıya alışıyor ruhum.
Ne yazık ki, hayatımın geri kalanı
Dudak nemlendirme kremi

Her ağzımı açtığımda,
Konuşmak ya da birşeyler yemek için
Dudağımın kenarındaki çatlak acıyor.
Hemen aklıma geliyorsun.
Ne yazık ki, hayatımın geri kalanı
Dudak nemlendirme kremi

Soğuk kurutuyor dudaklarımı
Aklıma geliyorsun kış güneşim
Sen olsan kurumazdı belki
Dudaklarımın kenarları bu kadar
Ne yazık ki hayatımın geri kalanı
Dudak nemlendirme kremi


Aşık olduğunu sandığı kadın Toygar’ı bırakıp gittikten sonra bu dudak çatlamalarının başladığına hükmedip, çatlamalara bambaşka anlamlar yükledi Toygar. Bir nevi hüsn-i talil yaptı yani :) Bu noktada okurun aklına şu soru gelebilir: “Toygar’ı öldürmeyip güçlendiren acı, dudağının acısı mıydı, yoksa aşkının acısı mıydı?” Ahh dostlarım bunu kim bilebilir ki, bu iki acı birbirine bağlanmıştı artık. Okurun aklına bir başka soru daha gelebilir tabii: “Toygar dudak nemlendirme kremini nereden biliyor, yoksa Toygar metroseksüel mi?” Hayır dostlarım hayır, Toygar metroseksüel değil. Dudak nemlendiricisini de yaklaşık altı saat süren talihsiz bir yirmi yaş dişi operasyonu geçirirken öğrenmek zorunda kaldı. Yaklaşık altı saat ağzını açık bırakan ve bir dişçi tarafından ağzına türlü türlü metaller sokulan her insanın dudağı da çatlar, temporomandibüler eklemi de ağrır. Dişçinin “ama uyuşturduk Toygar Bey, ağrımaması lazım” isyanı haksız, Toygar’ın içinden verdiği “lan şerefsizin evladı, dudağımla çene kemiğimi de mi uyuşturdun?” cevabı haklıdır. Toygar’ın dıştan verdiği, “dudağım ağrıyor yaa, dişim değil” cevabı ise dişçinin acıyarak Toygar’a dudak nemlendirici kremi vermesini sağlamıştır. Kozmetik sektörüyle arası pek de iyi olmayan Toygar, o kremi sürdükten sonra üretici firmanın tüm gelmiş geçmiş ruhları için iki rekat nafile namaz kılmıştır. Okurun aklına burada şu soru da gelebilir: “Toygar’ın hem temporomandibüler eklemi hem de dudağı ağrıyorsa, Toygar dişçiye neden sadece dudağındaki ağrıdan bahsetmiştir de, temporomandibüler eklemindeki ağrıdan bahsetmemiştir?” Çünkü insanın baş ağrısını geçirmesinin bir yolu da kolunu kesmesidir mesela. İnsan vücudu birden fazla acıya maruz kaldıysa, beyin sadece en şiddetli acıyı hisseder, diğer acıları hissetmez.

Toygar terkedildikten ve dişçiden aldığı dudak nemlendirici kremi bittikten sonra, aşağı TYRY’deki dudak ağrısını krem ile halledemez oldu. Kremi çok aradı ama bulamadı. Muadilleri ise hiçbir zaman dişçinin verdiği krem kadar işe yaramadı. Ayrıca Nivea firmasının ruj şeklindeki dudak nemlendirme kremi koyu kırmızı renkteydi ve Toygar onu kullandığında dudağını boyamış gibi oluyordu. Toygar kremden umduğunu bulamayınca, saksıyı çalıştırdı. Bir gün dişlerini fırçalarken, diş macununun naneli aromasının da dudağının kenarını nemlendirdiğini farketti. Traş olurken traş kreminnden bolca bir kısmını o aşağı TYRY bölgesine sürüp, orayı en son jiletlemek gibi daha nice palyatif tedbirle bu sorunun üstesinden gelemeyeceğini anlayan Toygar kendine yakışanı yaptı. Mentos naneli ile tanışması işte bu ahval ve şerait altında gerçekleşmiştir Toygar’ın.

Hergün işe giderken büfeden aldığı bir paket Mentos naneliyi gün boyunca tüketen Toygar aşağı TYRY’deki dudak acısını yenmişti. Hem sigaradan sonra ağzının kokmasının ve ağzında kalan kötü tadın da çaresini bulmuştu. Toygar kendisiyle gurur duyarak ayda 30 YTL’sini gözünü kırpmadan Mentos naneliye ayırdı.

Gel zaman, git zaman derken, bir gece Toygar yatağında uyumak üzere esnerken, yukarı TYRY’den gelen çat sesi ve şiddetli acıyla yatağından fırladı. Neye uğradığını şaşırmıştı ama acı devam etmediğinden bu olayı yaşanmamış kabul etti Toygar ve uyudu. Sonraki günler yukarı TYRY’den gelmeye devam eden bu çat sesleri ve verdiği şiddetli ağrı sonucu Toygar aşağı TYRY’deki sorunu çözdüğüm gibi yukarı TYRY’deki sorunu çözmeliyim diye düşünüp meseleyi enine boyuna internete yatırdı.

İşte temporamandibüler eklemini o zaman öğrendi Toygar. Meğer makara şeklinde hareket eden, aynı zamanda da kayma hareketi yapan bu eklemin menisküsü de varmış. Temporomandibüler eklem ağrısı, yemek yerken, konuşurken, çene açılıp kapandığında, şakaklarda, çenenin yanlarında ağrı olmasıymış ve genç insanlarda daha sık görülürmüş. Toygar “iyi lan yalnız değilim, bu kadar adamın sorunu varsa, bir çözümü de vardır herhalde” diye okumaya devam ederken dikkatini çeken bir cümle çok kaygı vericiydi: “Temporomandibüler eklem ağrısı sık karşılaşılan bir hastalıktır ve tedavisi oldukça karışıktır.”

Toygar okumaya devam etti ama içinin bir tarafı “depremle yaşamaya alışmalıyız” benzeri bir tedavi duyacağına çok emindi. Tedavideki ana prensipler başlığı altında sıralanan maddelerden bir tanesi özellikle dikkat çekiciydi Toygar için: “Çene ağrısına neden olabilecek mekanik sebepleri saptamak (diş gıcırdatmak, çiğneme kaslarında spazm vb.)” Yoksa, diye haykırdı Toygar, yoksa aşağı TYRY’deki dudak acısını azaltmak için her ay gözümü kırpmadan 30 YTL ödeyerek çiğnediğim Mentos naneliler yüzünden mi yukarı TYRY’de temporomandibüler eklem ağrısı çekiyorum lan ben.

Toygar Mentos naneliyi tüketmeyi derhal bıraktı ve bu iş için ayırdığı 30 YTL ile aloe veralı ruj şeklinde ama boyasız bir dudak nemlendirici kremi aldı. Bir sorunun daha başarıyla üstesinden gelen Toygar arkasına yaslanıp bir sigara yaktı ve kendi kendine tabi canııım insanda akıl olduktan sonra dedi.

7 yorum:

  1. mentos severdim ama kolayla birleşip molotof oluşturduğunu görünce tırstım daha önce kolayı bıraktığım gibi onu da bıraktım. Kısaca kimyasal zararlıdır iyi olmuş iç organlar açısından.

    YanıtlaSil
  2. Toygar acilen evlensin diyorum. Bu çocuk kendine bakamıyor kardeşim. Sınırları zorlamayalım.

    YanıtlaSil
  3. Erkek değil misiniz abi hepiniz aynısınız di mi Sevgili Mehmet Hayri Bey? Çocuk kendine bakamıyor verelim elalemin karısına baksın bize ne? Evliliğe bu bakış açınızla mı gireceğiz biz Avrupa Birliği'ne Sayın Mehmet Hayri Bey? Sorarım size. Kadına verdiğiniz değer bu mudur yani? Kadının görevlerinden biri de kendine bakamayan adamlarla evlenip onlara bakmak mıdır? Hem sınırları zorlamayalım da ne demek oluyor? O zaman hiç gelişmeyelim sevgili Mehmet Hayri Bey kardeşim.

    Çok sinirlendim ya sabah sabah :)))

    YanıtlaSil
  4. Selim Bey kardeşim, niye beni kurtların önüne atıyorsun? (Hedef gösteriliyorum polis bey!) Ayıp oluyo valla. Hem kendi sahanda başka deplasmanda başka konuşmak olmuyor. Benim evde bana şairi dövmemi öğütlüyorsun burada bana "memleketin gelişmesinin önündeki büyük engel" muamelesi yapıyorsun :)

    Hem çocuk şöyle sıcak bir yuva sahibi olsa, Mentos'u kendi yiyeceğine minik bebişlerine yedirse kötü mü? Allah belamı versin ben Toygar sevdiğimden söylüyorum bütün bunları :)

    YanıtlaSil
  5. Sayın Mehmet Hayri Bey,

    Bence konuştukça batıyorsunuz :p Kurtlar kimler Mehmet Hayri Bey ? Dişi Kurt Asenalar mı? Demek kadın sizin için bir kurt siz de onların önüne atılan bir leşsiniz öyle mi? Hakikaten Dr. Ramiz tarafından yapılacak bir psikanalize acilen ihtiyacınız var bence :)))

    Gel gelelim bir de bunun üstüne beni tutarsızlıkla suçlamışsınız. Ben evimde farklı sizin evinizde farklı konuşuyormuşum. Peh!!!

    Ne demişim ben sizin evde, şovalye gibi uzun boylu Brad Pitt kılıklı yakışıklı bir ressam şair sizin kütüphaneye takılıyormuş, cool tavrı ve gizem verici kişiliğiyle de tüm genç hanımların ilgisine mazhar oluyormuş, ben de size önermişim ki, kardeşim adam yakışıklıysa, Brad Pitt kılıklıysa da tek, kütüphanedeki çirkin ve güçsüz adamlar olarak birleşin adamı pataklayın demişim. Daha da gaz lazımsa, muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur Mehmet Hayri Bey kardeşim.

    Kendi evimde ne demişim. İşe yaramayan kendine bakamayan adamları derhal evlendirmek lazım demişsin, ben de biz bakamıyoruz evlendirelim de elalemin karısı baksın di mi demişim. Yazık değil mi Mehmet Hayri Bey kardeşim elalemin karısına kızına demişim.

    Sınırları zorlamayalımmış :p Osmanlı da 13. yüzyılda Söğüt'te kalsaydı di mi, Viyana kapılarına falan da dayanmasaydı? Osmanlı sınırları zorlamasaydı Söğüt'ten dışarı adımını atamazdı, uyanın artık Mehmet Hayri Beeeeeey.

    Yalnız süphe etmediğim birşey varsa, o da iyi niyetindir aziz dostum Mehmet Hayri Bey kardeşim, müsterih ol. Yalnız bilmeni isterim ki cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir.

    YanıtlaSil
  6. Yok efendim ben sizle söz yarıştıramam. Yenilgiyi sarhoş bir benlik olarak kabul ediyorum :)

    Ama şu "çirkin ve güçsüz adam" ibaresine takıldım. Halt etmişsiniz demek istiyorum efenim. Halt etmişsiniz. Görmeden konuşmamalı :)

    YanıtlaSil
  7. :) çirkin değilsen yakışıklı adamı ne kıskanıyorsun, güçsüz değilsen ne diye şovalye gibi dövemiyorum diyorsun Mehmet Hayri Bey Kardeşim.

    Aslında bir ihtimal daha var da bu da bunlardan iyi değil :) Yakışıklı ve güçlüysen, özgüven eksikliği var sende Mehmet Hayri Beyciğim.

    Özgüven eksikliğinin de kaynağı çirkinlik ve güçsüzlüktür diye bir fasit daire oluşturma niyetim ise inan bana yok :) hatta valla :)

    YanıtlaSil