11 Kasım 2008 Salı

Deli Saçması

Milyonlarca spermin arasında birinci ol yaşadığın hayata bak (Duvar Yazısı)

Bak şu konuşana diye bir film vardı. Spermleri bile konuşturuyorlardı filmin başında. Milyonlarca spermin yumurtaya ulaşmasını, yumutaya saldırılarını ve en sonunda bir tanesinin yumurtanın içine sızmasını bir animasyonla gösteriyorlardı. En güçlü sperm, belki en şanslı sperm, belki gücünü en iyi kontrol eden sperm (Kontrolsüz güç güç değildir) ve belki de en hilekar sperm yumurtanın dış çeperinden içeri sızıyordu. O kadın ve erkek kombinasyonunun o andaki en hevesli görünen spermi kazanıyordu varolma savaşını. Sonra o yumurta, o sperme ömür boyu annelik yapıyordu. Öyle böyle de değil yani, 9 ay karnında taşı, doğur, emzir, altını temizle, hastalıklarını iyileştir, giydir, okula gönder, ömür törpüsü. O sperm kısa sürelik mücadelesinin sonunda çok uzun sürecek bir mükafat alıyordu. Buna da doğal seleksiyon deniyordu.

Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu (William Shakespeare)

Olmak ya da olmamak yolunda her yol mubahtır ve ahlak insanlığın uydurduğu bir kavramdır. Spermlerin yarışında hakem yoktur, kural yoktur, muhtemelen fırsat eşitliği de yoktur. Esasen bunların hepsi uydurmadır. Yumurtanın kısacık bir gafletini kollayan bir dolu sperm muhtemelen kenarda izliyordur hile yapmadan mücadele eden spermleri. Kendilerini uygun an için diri tutuyorlardır. Pek çok babayiğit sperm yumurtanın ilk mücadele kuvvetini tüketirlerken kenarda bekleyen hilekar spermlere hizmet ediyorlardır belki. Adaletin olmadığı yerde iyiler değil, hilekarlar kazanır.

En güçlüler değil en iyi uyum sağlayanlar yaşayakalır (Charles Darwin)

Uyum, orta yol, sentez, uzlaşma bunlar karaktersiz sözcüklerdir. Özgün değillerdir. Daha önceki radikal fikirler olmasaydı hiç var olmayacaklardı. Tez – Antitez – Sentez üçlemesi gibi değil midir Anne – Baba – Çocuk üçlemesi. Çocuğun karakterini anne ve baba belirler. O nedenle çocuğun karakteri özgün değildir.

Kristalin krılıganlığı onun zayıflığının değil saflığının göstergesidir (Into The Wild filminden bir replik)

Uyumun olduğu yerde, saflık yitirilir. Kırılganlık yerini duyarsızlığa bırakır. At izi it izine karışır. Adil ve bilge bir akıl çözer bu kaosu. Ya da çözmez. Çözmezse Anne – Baba – Çocuk üçlemesi negatif seleksiyon olur. Çocuk hayırsız evlat olur.

Bir kızı bin kişi ister bir kişi alır (Bir Türk Atasözü)

Sperm erkek, yumurta kadın. Bir yumurtayı milyonlarca sperm ister bir sperm alır. Kız bin kişi arasından seçiyordu kendisini alacak adamı. Bu seçim de bazen doğal seleksiyon, bazen negatif seleksiyon oluyordu tıpkı evrimdeki gibi. Kız yanılabiliyordu, tıpkı yumurtanın yanılabildiği gibi. Bazı bebekler ölü doğuyordu, tıpkı bazı aşklar gibi. Bazı spermler hile yapıyordu varolma savaşında belki. Belki de her kız bilge bir akıla sahip değildi. Ya da aklını kullanmıyordu.

Kendim Ettim Kendim Buldum / Gül Gibi Sararıp Soldum / Eyvah, eyvah, eyvah ( Bir Neşet Ertaş Türküsü)

Aklını kullanmayıp negatif seçim yapan kız oturur, ağlar ince ince kaderine. Oysa kendi etmiştir, kendi bulmuştur. Bunu anladıkça, daha da çok ağlar. Gül gibi sararır solar. Yapraklarını döker ve yeniler kendini. Tekrar açar ve bu kez daha iyi bir seçim yapacağıını tembihler kendi kendine.

Fethedilemeyecek kale yoktur. (Memati Kurtlar Vadisi karakteri)

Seçimleri çok önemlidir kendisi için. Kalesini daha yüksek bir tepeye kurar. Fethedilmeyeceğim diye daha güçlü silahlarla donatır kaleyi. Ama, daha iyi bir asker tarafından fethedilir. Bugün kız tavlama sanatının anlatıldığı ucuz kitapların hangisini açsanız, erkek asker, kadın kale, aşk da fetihtir yazar. Bu algıyı sonuçtan en çok şikayet edenlerin yaratmış olması tarihin bir trajedisidir.

Sonuçta sperm yumurtaya girene kadar iktidar yumurtada, girdiği andan itibaren spermdedir. Ta ki kendi isteğiyle yumurtayı terkedene kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder