25 Temmuz 2008 Cuma

Siyaseten doğruların kanatlarında bir profesyonel

Doğdu. İlk 6 ay anne sütüyle beslendi. Sonra piyasanın en güzel mamalarıyla. İçlerinde bir bebeğin ihtiyaç duyabileceği vitaminlerin, minerallerin ve şunların bunların olduğu mamalar. 1 yaşına geldiğinde yürümeye başladı. 2 yaşında konuşmaya. İlk kelimesi anne oldu. 4.5 yaşında anaokuluna gitti. 5 yaşında tenise ve piano çalmaya başladı. 7 yaşında kolejdeydi. İngilizce öğreniyordu okuma yazmayla birlikte. 9 yaşında ilk piano resitalini verdi okulun salonunda. 10 yaşında pul koleksiyonu yapmaya başladı. 11 yaşında ortaokuldaki çocukların çözmekte zorlandığı havuz problemlerini çözüyordu. 12 yaşında öğrendi üçgenin iç açılarını ve hipotenüsü. 13 yaşında başladı bıyıkları tellenmeye ve ilk tenis kupasını kazandı yıldızlarda. 14 yaşında başladı OKS sınavlarına hazırlanmaya. 15 yaşında İngilizcesinin mükemmel olduğu belgelendi. Alman Lisesi istiyordu Almanca için. 1. tercihini kazandı. 16 yaşında gitar çalmaya başladı. Dalgıçlık ve yamaç paraşütü kurslarına katıldı. 17 yaşında okul gezisiyle Avrupa’ya gitti. Üniversite sınavlarına hazırlandı. Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde okumak istiyordu. Fransızca da öğrenip, üç büyük dili öğrenecekti. Master sırasında da İspanyolca düşünüyordu. 18 yaşında 1. tercihini kazandı. Artık Galatasaray Üniversitesinde bir Uluslararası İlişkiler öğrencisiydi. O yaz turist rehberliği yaptı. 19 yaşında saçlarını uzattı ve top sakal bıraktı. Ehliyetini aldı. Interrail ile 45 gün tüm Avrupa’yı gezdi. 20 yaşında 3. sınıftayken Le Figaro gazetesinde İstanbul subesinde part time çalışmaya başladı. Ortadoğu haberlerini inceliyor, ajanslardan gelen haberlerin içinde eleme yapıp editöre sunuyordu. Okulda dalgıçlık kulübünün başkanı seçilmişti. 21 yaşında biriktirdiği paralarla ilk arabasını aldı. 22 yaşında aşık oldu Boğaziçi İşletmede okuyan güzel bir kıza. O yıl mezun oldu okuldan iyi bir not ortalamasıyla ve o yıl Sharm El Sheikh’e dalmaya gitti. Sorbonne’da mastera başladı. Tezinin konusu Latin Amerika ülkelerinde askeri darbelerdi. Böylece İspanyolca öğrenmeye başladı. Sevgilisi de Amerika’da finansal yönetim alanında master yapıyordu. Webcamler imdada yetişti, sürdü ilişkileri. Tezini bitirdiğinde 24 yaşındaydı. Doktora yapmak istiyordu ve önünde çok fazla burslu doktora yapma seçeneği vardı. Kız arkadaşının yanına Boston’a gitti doktora için. Bu kez doktorasını Türk Amerikan ilişkilerinde İsrail etkisi konusunda yapacaktı. 25 yaşında sevgilisiyle nişanlandı aile arasında sade bir törenle. 26 yaşında Boston senatörünün Latin Amerika danışmanıyla tanıştı ve onun yardımcısı olarak part time çalışmaya başladı. Bu arada nişanlısı da Citibank’ta portföy yönetiyordu. 27 yaşında evlendiler. 28 yaşında doktorasını bitirdi ve karısıyla İstanbul’a döndü. Bedelli askerliğe hak kazanmıştı. Hemen askerliğini yaptı. Biriktirdikleri paralar ve biraz da banka kredisiyle Ulus’ta bir daire aldılar o yıl. Karısı Citibank İstanbul’da, o da Procter and Gamble’da uluslararası pazarlama şefi olarak işe başladı.

Şu an ikisinin aylık geliri toplam 20,000 USD civarında. Evinin değeri 500,000 USD. Karısının Wolkswagen Golf’ü, kendisinin Audi A4’ü var. Evinde tenisten kazandığı 4 kupa, sayısız dalgıçlık bröveleri bulunmakta. Pul koleksiyonuna 10,000 USD veren oldu, satmadı. Ortak banka hesaplarında 50,000 USD bulunmakta. Buzdolaplarının üstünde dünyanın dört bir yanından alınmış magnetler var. 4 dil bilen bir Uluslararası İlişkiler Doktoru o.

Oynadığı oyunlarda hiç mızıkçılık yapmadı. Dolaptaki şişeden ağzıyla su içmedi. Her gece dişlerini fırçaladı. Bahçeden erik çalmadı hiç. Körkütük sarhoş olacak kadar içmedi içkiyi. Okulda gitmedi disipline hiç. Karnesinde zayıf not olmadı. Yaz yağmurunda ıslanmadı, hep en yakın apartmanın girişinde yağmurun durmasını bekledi. Seyyar köftecilerden köfte ekmek yemedi. Büyüklerine saygı küçüklerine sevgi gösterdi. Kavga etmedi hiç. Kumar oynamadı. Kırmızı görmüş boğa gibi sinirlenmedi, final maçının son dakikasında galibiyet golü atmış gibi sevinmedi. Hiçbir olay ona dünyanın sonuymuş gibi gelmedi. Sular seller gibi coşmadı, hiç fevri olmadı. Hep sakin, tutarlı ve mantıklı oldu. Katıla katıla gülmedi, hıçkıra hıçkıra ağlamadı. Elleri hiç nasır tutmadı, su toplamadı ayakları. Hiç parasız kalmadı. Reddedilmedi, yenilmedi. Başarı onun için nefes almak gibi oldu hep. Hep örnek gösterildi anneler ve babalar tarafından.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder