22 Aralık 2008 Pazartesi

Bir Deli Saçması: Loserlık Eziklik Değildiiiiiiiiiiiiiiiiiir

Tahtıravalli gibi hayat, bir ucuna varlık oturursa, öbür ucuna da yokluk oturuyor. Hangisi ağır basarsa bassın, diğeri yükseklerden etrafı seyredip sırasını bekliyor, ama sonsuza kadar yok kalmıyor. Zira kimse tek başına tahtıravalliye binip de oturmak istemiyor. Harlem Gezginleri’nin bile sürekli yendiği bir rakibi var ama her turnede de beraberler. Onlar olmadan olmuyor yani.

Her yerde bir madalyon ve her madalyonda iki yüz oluyor. Bir yüzü varlıksa, öbür yüzü yokluk oluyor ve bakmak gerekiyor madalyonun öte yüzüne zaman zaman. İki yüzüne de bakılmadan anlaşılmıyor çünkü madalyon. Hayatı kavramak için olanlar kadar olmayanlar da gerekiyor. Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.

Tekil bir noktadan patladığı söyleniyor evrenin. Tekil bir noktayken hiçti, ya da belki özdü. Ne zaman çeşitlenmeye başladı tekillik, o zaman genişlemeye başladı hiçlik. Artık konsantre bir tekillik varolamazdı. Her artının karşısında eksi, her ağırın karşısına hafif, her varın karşısına yok çıktı.

İşte o günlerde her yaşamın karşısına yazıldı ölüm. Her sözün karşısına yazıldı sözsüzlük, her aydınlığın karşısına yazıldı karanlık, her beyazın karşısına yazıldı siyah ve her kazancın karşısına yazıldı kayıp. Harlem Globetroetters’ın karşısına yazıldı Washington Generals.

Konsantre bir tekilliğin patlayınca saçılan çeşitliliğinin içinden yaratmaya kalktı insanoğlu kendi konsantre tekilliğini. Başarıya, kazanmaya, büyüklüğe, ağırlığa odaklandı, başarısızlığı, kaybetmeyi, küçüklüğü, hafifliği unutarak. Bazıları hatırladı bunu, hatırlatmaya çalıştı, kazandım diye mağrur, kaybettim diye mağdur olma dediler. Kimisi kazananı övmeyi, kimisi kaybedeni teselliyi seçti.

Winner’lar baştacı edildi, loserlar yerin dibine sokuldu. Öyle çoktular ki, öyle sıkışıklardı ki, siyah siyah fışkırdılar yerin dibinden loserlar. Bazıları katı kaldı parıl parladılar yerin dibinin karanlığında. Çok değerliydiler. Bazıları da patates oldular yerlerin diplerinde, haşlandılar yendiler, kızartıldılar yendiler, kavruldular yendiler, piştiler yendiler.

Bir deli de saçmaladı tüm bu olan bitenler hakkında, loserı ezik diyen tercüme eden yabancı dizi altyazıları yüzünden. Dışarı çıktı avazı çıktığı kadar bağırdı: Loserlık eziklik değildiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiir.

1 yorum:

  1. "there are two types of people. The winners and losers" little miss sunshine filminden. Tabi ki eziğin karşıtı kazanan olamaz :)

    YanıtlaSil