8 Ekim 2008 Çarşamba

Bir Gençlik Dizisi : Kavak Yelleri

Uzun zamandır izlediğim diziler hakkında birşeyler karalamak istiyordum. Önce bir Kavak Yelleri ile başlayayım. Yazmak hoşuma giderse, devam edeceğim.

Kavak Yelleri tipik bir gençlik dizisi. Lise arkadaşlarının üniversite dönemecindeki kararlarını ve sonuçlarını anlatan, en az 10 tane yabancı benzerinden tek farkı dizideki ve karakterlerdeki yerli unsurlar olan cinsinden. Şahane bir dizi olduğu için izliyor değilim. Benim ilgimi çeken Efe ile Deniz karakterlerinin Türk toplumundaki yeri. Gerisi ıvır zıvır.

Efe, soyadı gibi kaygısız görünür ama aslında başkalarının kaygı duydukları konularda kaygısızdır. Kendine özgü doğuları vardır ve bu doğruları yapamamaktan kaygı duyar. Mesela özellikle Aslı olmak üzere arkadaşlarını mutlu etmeyi kaygı eder kendine. Diğer taraftan da otoriteye boyun eğmez. Mücadele eder savaşır. Deniz, Efe’nin aksine, herşey çok önemliymiş gibi kaygılıdır ama hep bir sahteliği vardır. Şımarıktır biraz. Kendisine çok fazla imkan sunulmuştur. Deniz’in kendine ait doğruları yoktur. Toplumun doğrularını siyaseten kendi doğruları sayar ama azıcık sallansa bu doğrular, hemen terkeder.

Efe’nin yüzü eğri büğrüdür. Yakışıklı demez pek çok kimse. Dişleri bembeyaz değildir. Konuşması İstanbul Türkçesi değildir. Yaramazdır, masum amaclarını gerçekleştirebilmek için türlü türlü pembe dolaplar çevirir. Lisede okulda öğretmenler Efe’den illallah demiştir. Dar bir çevre dışında kimseyi yönlendirmeye çalışmaz. Efe bireydir, bireycidir, efedir, siyahtır.

Deniz ise temiz yüzlüdür. Dişleri bembeyazdır. Boylu poslu yakışıklı bir gençtir. Konuşması düzgündür. Lisede öğretmenlerin bu çocuk adam olacak dedikleri türden bir öğrencidir. Yöneticidir. Çevresi daha geniştir Efe’ye göre. Deniz sosyaldir, kollektivisttir, denizdir, mavidir.

Babası polistir Efe’nin ve onun da abisi ve kendisi gibi polis olmasını ister. Ama Efe sürekli dayak yemek pahasına da olsa asla polis olmaya yanaşmaz. Polis olacak kişinin vücudunda dövme bulunmamalı şartını görür görmez Efe, vücudunun pek çok yerine dövmeler yaptırarak bu işten kendini ömür boyu kurtarmayı başarmıştır. Abisi ile aynı kadına aşık olduklarında, mücadeleden hiç kaçmaz, hatta uğruna üniversite sınavına girmez. Aşık olduğu kadın abisini seçtiğinde ise konu Efe için sonsuza kadar kapanmıştır. Üniversiteye gitmek istemediği için kız arkadaşından ayrılmayı göze alır Efe.

Deniz’in annesi otel işletmecisi, babası annesinin işlettiği otelin müdürüdür. Deniz bu varlıklı ailenin tek çocuğudur. İstediği pek çok şeye kolayca sahip olabilir. Laptoplarla, handycamlerle büyümüş, evlerinin önünde hep bir araba bulunmuştur. Üniversiteyi kazanıp İstanbul’a gittiğinde, ailesi ona deniz manzaralı çok güzel bir daire tutmuştur. Ama o sinema yerine işletmeyi kazandığı için ve Aslı’yı ailesi istemediği için Efe ile zor şartlarda yaşamayı göze almış, ailesini karşısına almıştır. Dominant bir annenin etkisi altında kendisini var etmeye çalışan bir babanın oğludur.

Efe’nin annesi ailesini bir arada tutmak için aile içi dengeleri sağlamaya çalışan tipik bir ev hanımıdır. Evdeki diğer 3 erkeğin çatışmalarında soğutucu bir rol oynar. Kendisine ait pek bir dünyası yoktur. En büyük hayali iki oğlunu evlendirip torunlarını sevmektir.

Efe üniversite sınavını kaçırdıktan sonra hayatta en çok değer verdiği iki arkadaşı Deniz ile Aslı’nın İstanbul’a gidişini Urla’dan seyretmek zorunda kalır. O sırada abisi de evlenmiş ve İstanbul’a tayini çıkmıştır. Yalnızlıktan bir süre hayata küser Efe. Bunu gören babası bile insafa gelir ve İstanbul’a abisinin yanına gitmesine destek olur. Ancak Efe İstanbul’a gittiğinde abisinin yanında kalmak istemez. İşportacılıktan, araba yıkamaya kadar pek çok işe girer çıkar. Büyük patron olma hayalini gerçekleştirmek için çabalar durur. Çok sıkıntılı zamanlar geçirir. Bir süre çok zor şartlarda bir handa kalır. Odada 4 kişinin yattığı, İstanbul’un izbe bir yerinde çoğunlukla işportacıların inşaat işçilerinin kaldığı bir handır. Doğru düzgün sobası, banyosu bile yoktur. Ama Efe direnir. Arkadaşlarına abimlerde kalıyorum, abisine de Deniz ile kalıyorum diyerek kendi ayaklarının üstünde durmaya, İstanbul’da tutunmaya çalışır.

Deniz ise okuluna pek gitmez, daha çok sinemayla ilgilenir. Bir kısa film yarışmasına girmeye çalışır. Girmeyi başarır ve kazanır. Ama derslerinden çoğunu da veremez. Bu durumda dominant annesi olaya el koyarak çözmek ister, ancak Deniz annesine karşı koyarak evden ayrılıp Efe ile o izbe handa kalmayı göze alır.

Aslı ise Deniz ile Efe’nin çocukluk arkadaşıdır. Efe Aslı’ya, Aslı da Deniz’e aşıktır diğer taraftan. Efe, Aslı’nın Deniz’e aşık olduğunu bildiğinden aşkını rafa kaldırır. Deniz ise Aslı’nın kendisine olan ilgisini farkedip de Aslı’yı bir arkadaşın ötesinde göremez. Sonunda Aslı Deniz’e aşık olduğunu beceriksiz bir yolla ifade eder de Deniz Aslı’yı arkadaşın ötesinde görmeye başlar. Bir süre sonra da aşık olur zaten Aslı’ya. Aslı’nın ailesi fakirdir. Babası camiden değerli çinileri çalarken yakalanıp hapse girer. Ablası ile Deniz’in babası arasında bir yasak ilişki yaşanmaktadır. Aslı ile annesi tüm bu ağır süreci başarıyla atlatırlar ve sonunda Aslı hep hayalini kurduğu tıp fakültesini kazanır. Aslı, hayattır, idealdir, asıldır, kırmızıdır.

Deniz’in annesi oğlunun Efe ile de, Aslı ile de yakınlaşmasını istemez aslında. Ama buna da mani olamaz bir türlü. Deniz’in üniversite sürecinde yeni arkadaşlar edineceğini düşünmektedir ama öyle olmaz. Öte yandan Deniz’in babasıyla Aslı’nın annesi arasındaki ilişkiyi öğrenince iyice küplere biner Deniz’in annesi. Ben bu ailenin kızlarından kurtulamayacak mıyım noktasına gelir. Ama kurtulamaz ve Deniz’în babasıyla annesi boşanırlar.

Efe delikanlıdır kendi başınadır. Şartlardan mızmızlanmaz, katlanır, karşı çıkar, direnir. Mottosu bellidir : “Benim olduracağım deyip de olduramadığım bir şey gördün mü?” Bunu söylediği kişi de muhakkak yok görmedim der.

Deniz ile Aslı büyük bir aşk yaşarken, Efe de işinde gücünde çabalarken, Deniz istemeyerek de olsa Aslı’yı aldatır. Yani istemeyerek nasıl aldatılır ki demeyin, biraz sarhoşluk, biraz gaflet, biraz da dizinin Sue Allen’ının şefkate ve sevilmeye duyduğu büyük ihtiyaç sonucu oluvermiştir işte. Sonuç olarak Aslı bir daha Deniz’i affetmez. Deniz de bunun üzerine çareyi Amerika’ya kaçmakta bulur. Orada kısa film yarışmasının ödülü olan sinema kursuna gidecek, sonrasında da babasından alacağı paralarla orada eğitimine devam edecektir.

Bu sırada, Aslı tabii ki çok üzgündür. Efe de çok üzgündür. Aslı’yı mutlu edebilmek için çeşitli eğlendirici faaliyetlerde bulunur. Bir iş bağlantısı için evli olması gerektiğinde ise Efe, Aslı ile karı kocacılık oynarlar. Sonunda tüm bunlar sonucunda Efe Aslı’ya bu defa çocukluğunda rafa kaldırdığı aşkının ateşini yeniden yüreğinde hissetmeye başlar ve bu defa söndüremez o ateşi. Umutsuz bir aşktır artık onunkisi. Sadece günlük biraderine anlatabilir hissettiklerini. Dizinin Sue Allen’ı yeniden ortaya çıkar ve günlükte yazılanları tesadüfen okur ve bunları Aslı’nın da okumasını sağlar.

Efe olanlar karşısında duramaz artık. Kimseye haber vermeden bir küçük tekne kiralar ve Ege sahillerinde amaçsızca dolanır durur. Aslı da ondan farklı durumda değildir. Efe’nin şahane bir insan olduğunu ve kendisini, mutlu etmek için neredeyse yapmadığı şeyin kalmadığını görür. Ama bu kez de Aslı Deniz’in geçtiği süreçlerden geçmektedir. Bir arkadaşı sevgili olarak algılamanın süreci.

Sonunda Deniz Amerika’dan döner. Aslı ile Efe, Aslı Efe’nin günlüğünü okuduktan sonra ilk kez yeniden Urla’da görüştükleri sırada yani Efe uzun uzun düşünüp aşkının arkasında durmaya karar verdiği anda, Aslı’ya aşkını bu kez açık açık söyleyeceği sırada beraberlerken Deniz’i görürler. Üç eski dost uzun bir aradan sonra yeniden bir araya gelmişlerdir. Ama hiçbirşey eskisi gibi değildir artık.

Aslı, Efe’yi seçmiştir artık. Deniz, Aslı’ya çok çabaladım sensiz yapamıyorum beni affet demeye gelmiştir. Efe de çocukluğundan beri Aslı’nın Deniz’e olan aşkını bildiğinden rafa kaldırdığı aşkının arkasında durmaktadır artık.

Sonuç itibarıyla, modern bir Notre Dame’ın kamburu hikayesidir, Efe, Aslı ve Deniz arasındakiler. Efe’yi tercih etmeyen kadının ben de aklına şaşarım zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder