8 Mayıs 2009 Cuma

Barney Stinson’dan Al Bundy’e

Toygar Oğulcan’ın düşünceli gözlerle anlattığı sorunlarını dinlerken bir yandan da üç ay önce İstanbul’a taşınacakken kendisine söylediği “heyecanlı mısın Toygar, Barney Sitinson’un geliyor” sözlerini düşünüyordu. Barney Stinson’un olacağım diye gelen herife bak ya, ne hale düştü adam dedi içinden.

Oğulcan Pirgelen bir sıcak iklim insanıydı. Güneylerin adamıydı, ama kader ona hep kuzeyleri vermişti. Tek dileği güneyde sıcak bir şehirde konforlu bir hayat sürmekti. Gelin görün ki, üniversiteyi kuzeyde, askerliğini kuzey doğuda yapmış, ilk işini soğuk bir İç Anadolu coğrafyasında bulmuş, nihayet güneyde konforlu bir iş bulduğunda da bir seneye kalmadan fabrikanın satılacağı hatta belki de kapanacağı söylentileriyle huzuru kaçmış ve sonunda tekrar ekmek parası için kuzeye, İstanbul’a gelmişti.

19 Şubat senin için bir milat olacak Toygar diyordu Oğulcan, seni tüm dertlerinden kurtaracak Barney Stinson’un gelecek. Toygar he he diyor geçiyordu, hayatta yalnız başına var olmayı becerebilmesi gerektiğini, kimseye yaslanmadan kendi başına yaşama yeteneğinin önemini kavrayalı çok olmuştu. Ne sen Barney Stinson’sun Oğulcan ne de ben Ted Mosby diye başından savdı Oğulcan’ı Toygar. Oğulcan 19 Şubat’ta gelemedi İstanbul’a, Toygar şaşırmadı. Kader ağlarını örmüştü ama Oğulcan için, 4 Mart’ta geldi. Gelir gelmez, İstanbul’un trafiğinden, yolda geçirdiği zamanın fazlalığından, ütü yapmanın kıllığından, bulaşık yıkamanın eziyetinden, havanın ısınmak bilmez soğukluğundan, doğalgazın pahalılığından, Ufo’nun dandikliğinden şikayetlere başladı. Toygar alışır herhalde diye pek ses etmedi önceleri ama ardından asıl şikayet konusu gündeme gelecekti. Oğulcan yeni başladığı işinden nefret ediyordu. Ona göre enkaz devralmıştı.

Öte yandan güneyde bıraktığı sevgilisiyle hızlı bir evlenme trafiğinin içinde buldu kendisini Oğulcan Nisan ayında. Mayısta nişan yapılacak, sevgilisi güneyden kuzeye gelecek, henüz öğrenci olan kardeşi ve Oğulcan ile birlikte evlenene kadar yaşayacaktı. Karar böyle verilmişti. Toygar değişmez bir biçimde ev arkadaşlarını üç ila dokuz ay içerisinde evlendirmeyi başarıyordu. Bu kural Oğulcan için de bozulmamıştı. Fakat Oğulcan düşünceliydi:

“3 milyar maaş alıyorum, satınalma yöneticisiyim, on gün sonra nişanlanıyorum, peki neden mutsuzum, yani bir insan daha ne ister ki? İstanbul, şirket, sevgili üçlüsü beni bitirdi abi yaa. Sevgilimden ayrılsam, işi bıraksam, İstanbul’dan da kurtulup anamın evine gitsem valla bundan daha mutlu olurum ya! Abi bu hava neden hala ısınmıyor yaaaa!”

Tüm bu serzenişler üzerine Toygar acımadı: “Barney Stinson dedin Al Bundy çıktın lan, sen Al Bundy, sevgilin Peggy, sevgilinin kardeşi de Kelly, evli ve çocuklu.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder