Söyleyecek çok şey var, belki de yok. Belki nothing is new under the sun, belki de şimdi yeni sözler söylemek lazım cancağızım. Sanırım ben konuşmamayı seçtim. Organize İşler'de Erdal Tosun hiç konuşmaz da sorarlar bir gün sen niye hiç konuşmuyorsun diye de o da zamanında çok konuşurdum hiçbir faydasını görmedim der ya öyle belki de. Bilmiyorum açıkçası, hatta bilmek istemiyorum. Biraz yoruldum galiba. Böyle uzun uzun konuşacak birini aramaktan, ilgiyle can kulağıyla dinleyebileceğim beni dinlemekten sıkılmayacak birini aramaktan sıkıldım. Hep aynı şeyleri düşünüp hep aynı notalarda gezmekten usandım galiba. Hayır ne olacaktı ki, ne bekliyordum , Brezilya mı? Yok değil.
Ne peki,
Yok değil. Neden susuyorsun diyorlar, konuşmak istemiyorum diyorum, genel olarak mı yoksa bizle mi konuşmak istemiyorsun diyorlar, genel diyorum. Lan geneli mi var bunun. Bülbülü öttüren gül değil midir yani. Kendimi kısır döngümü yıkamazken yakalayıp sürekli bundan şikayet ederken buluyorum. Ne konuşacağım, hem kimi kime şikayet ediyorsun.
Bak bu olabilir. Hoş ne biten bir iş var ne de işinin ehli bir org tamircisi. Ama bu henüz ortaya çıkmadı çünkü tuşlardan birine dokunmadım daha. Dokunduğumda, takke düşecek kel görünecek, bundan korkuyor muyum? Hayır zaten biliyorum.
Görünmeyecek gibi mi, kabak gibi ortada. Yaşamımın amacı bu mu diye soruyorlar, dalga geçiyorlar. Var mı yaşamımın bir amacı? Yok, Adem sıçtı biz bokunu temizliyoruz. Bir çeşit mecburi hizmet. Ölsen ölünmez, yaşasan yaşanmaz. Sıkarsın dişini, dişin ağrır, hepsi bu. Bir gün de tamam derler, gömülürsün. Hepsi bu.
Neyin peşindeyim? Ne istiyorum? Avcı avlamak isteyen bir avcı mıyım? Neyim, kimim? Köpeki köpeği ısırmaz, aslan aslanı avlamaz ama insan insanın kurdudur. Nedir lan bu saçmalıklar.
Çürümese şaşardım zaten. Sağlam bir şey çıksa altımdaki, hiç olur mu Ruhi Bey, hiç olur mu ? Olmaz değil mi? Hiç olur mu? Hayır olmaz. Tamam bu olmamış da, peki çocuk olmuş mu? Onu niye söylemiyorsun ki!
İyi miyim sahiden? İyi olmaya mı çalışıyorum? Nasıl bir çalışma ki bu, olunuyor da doğulmuyor, Yok yok öyle demeyelim, iyi diyelim olalım. Diyince olunuyor mu? Nasıl bir şey bu? Sabreden derviş muradına ermiş. Sabredelim, yani bekleyelim.
RUHİ BEY
Her insan biraz ölüdür ve insan yaşıyorken özgürdür. Ey özgürlük, ey yaşam nerelerdesiniz. Hangi deliğe girdiniz yine. Neden en kendimi birazdan çok daha fazla ölü hissediyorum? Neden yaşamak bu kadar zor? Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm ben senin için yaşamayı göze almışım. Ha ha. Almış mıyım? Öyle bir sen var mı, yaşamayı göze alacak kadar. Nerede, kim?
O zaman Ruhi Bey, susalım, konuşacak ne var ki! Hala konuşuyorum değil mi Ruhi Bey, haklısın valla, tamam sustum.
Güneşin yeni doğduğunu sana haber veriyorum
YanıtlaSilYağmurun hafifliğini toprağın ağırlığını
Ve bütün varlığımla kara yılan seni çağırıyorum
Seni çağırıyorum parmaklarımdan süt içmeğe
Pamuğun ağırlığını yapan dağın hafifliğini
Sana haber veriyorum yeni doğduğunu güneşin
Ben yeniden dünyaya gelmek adına ölüyorum ve doğuyorum. Sen susma konuş, saçmala hatta Ruhi'ye şarkılar söyle, ben çalayım belki de saçmalıyorum şu an ne diye yazıyorum ki belki de benimde konuşmaya ihtiyacım vardır. Suskun olmasam da sustuğum çok şey var ne garip ve yalan bu hayat tek gerçek ölüm. Dünya yalana bürünmüş bir gerçek... Şimdi sustum gidiyorum; ama sen susma...
YanıtlaSil